T.C. Devlet Personel Başkanlığı için hazırlanan tanıtım amaçlı sayfadır. Resmi sayfa değildir.
Osmanlı Devleti Dönemi
Ülkemizdeki kamu yönetimi anlayışının kökleri, Osmanlı İmparatorluğuna kadar uzanmaktadır. Büyük Selçuklu Devletinin mirasçısı olan Osmanlı İmparatorluğu, ileri bir devlet teşkilatı ve personel yönetimi oluşturmuştur.
Devlet işleri ilmiye(hukukçu,öğretim üyesi, din adamı kesimi), kalemiye (büro-yazışma kesimi) ve seyfiyye (asker kesimi) olarak tanzim edilen üç sınıf personel tarafından görülmekte olup, idari yapı bu sınıflar arasında dengelenmiştir.
Devlet işlerinin ancak belirli bir eğitim ve terbiyeden geçirilmiş bulunan, bilgili ve tecrübeli memurlarla yerine getirilebileceği öngörülmüş, bu nedenle de memurların seçilmelerine ve yetiştirilmelerine büyük önem verilmiştir
Osmanlı’daki bu sınıflandırma sisteminin temeli, hizmet öncesi eğitim ve yetişme şekillerine dayanmaktadır. Sınıflar belli mesleklere dayandığından, meslekte ilerleme, hizmet içinde yetişme çaba ve süreleri benimsenmiştir.
Osmanlı Devletinde hizmetlerin ve görevlerin sınıflandırılması konusunda bilgi veren kaynak Fatih Kanunnamesidir. Diğer adıyla Kanunname-i Al-i Osman Kanunu olarak bilinir ve iki bölümden oluşur. İkinci bölümünde sınıflarına göre devlet adamlarının rütbeleri, dereceleri ve görevlerinden bahsedilmektedir. Yirmi dokuz devlet adamı sayılarak bunların yetki ve görevleri anlatılmış ve hangi sınıf memurların nereye kadar terfi edecekleri belirlenmiştir.
1856 yılında ilan edilen Islahat Fermanı’nda, Osmanlı Devleti tebaasından hangi milletten olursa olsun, devlet hizmet memuriyetlerine kabul edilecekleri, yeteneklerine göre herkes için geçerli olan hükümlere tabi olacakları belirtilmiştir.
1879 yılında yürürlüğe giren Kanun-i Esasi’nin 17. maddesinde bütün Osmanlı toplumunun kanun önünde eşit olduğu ifade edildikten sonra, 19. maddede Osmanlı tebaasına mensup herkesin ehliyet ve kabiliyetlerine göre uygun memuriyetlere kabul edileceği hükme bağlanmıştır.
Bu dönemde yapılan bir diğer düzenleme ise1883 tarihli Memurin Mulkiye Terakki Tekaut Kararnamesi’dir. Kararname’de memurluğa alınmak için gerekli şartlar belirtilmiştir.
Osmanlı Devleti dönemine genel olarak baktığımızda kamu personel yönetimine yönelik olarak hukuki düzenlemeler ile personel sistemi oluşturulmaya çalışılmıştır. Ancak bunu geliştirecek, takip edecek ve denetleyecek merkezi bir personel teşkilatlanması olmamıştır.
Cumhuriyet Sonrası Dönem
a- 1923-1960 Arası Dönem
Cumhuriyet döneminde yaşanan en önemli gelişme, 1926 tarihli ve 788 sayılı Memurin Kanununun çıkartılmasıdır. Memurin Kanunu, kamu personelinin genel bir statü içerisinde düzenlenmesi ve o günün şartlarına göre kamu personel sisteminin oluşturulmasında gerekli temel ilkeleri ortaya koyması açılarından, ileri sayılabilecek bir kanundur.
Bugün yürürlükte olmayan 1926 tarihli ve 788 sayılı Memurin Kanunu, memurlar ve hizmetliler ayırımına yer vermişti. Memurlar, hizmetin asil elemanı, hizmetliler (müstahdem) ise hizmetin yardımcı elemanları olarak kabul edilmişti. Memurin Kanunu, asli ve yardımcı hizmet ayrımını benimsemiş olmakla birlikte, her iki tür hizmetin memurlar eliyle yürütülmesini öngörmüştür.
Maaşlar konusunda, 1927 yılında 1108 sayılı Maaş Kanunu ile 1929 yılında 1452 sayılı Devlet Memurlarının Maaşlarının Tevhid ve Teadülüne Dair Kanun çıkartılarak, memur maaşlarının hesaplanmasına bir standart getirilmeye çalışılmıştır.
İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye’de önemli değişiklikler meydana gelmesi, yönetim sisteminin ve özellikle personel yönetimi sisteminin yetersizliğini ortaya koymuştur. Ortaya çıkan bu durum, kamu yönetiminin yeniden düzenlenmesi konusunu gündeme getirmiştir. Konuyla ilgili çözüm üretilmesi maksadıyla, çoğunun yabancı uzmanlara hazırlatıldığı raporlar dönemi başlamıştır.
Bu dönemde hazırlanan raporlara kısaca göz attığımızda;
1949 yılında İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Fritz Neumark’ın hazırladığı “Devlet Daire ve Müesseselerinde Rasyonel Çalışma Esasları Hakkında Rapor” bu konudaki ilk özgün çalışmadır. Bu raporda Türk personel sistemi üzerinde detaylı araştırma ve analizler yapılmıştır. Sistemin aksayan ve işlevsiz yönlerine yönelik olarak teftiş sisteminin güçlendirilmesi, kamu personelinin dengesiz dağılımının giderilmesi, maaş sisteminin geliştirilmesi, gereksiz külfet getiren personel harcamalarının disipline edilmesi gibi önerilerde bulunulmuştur.
1951 yılında Barker tarafından Türkiye İktisadi Kalkınması Hakkında Rapor hazırlanmış ve Türk kamu yönetiminin tümünü kapsayan ortak bir personel politikası uygulanması tavsiye edilmiştir. Ayrıca, Türkiye’de merkezi bir personel örgütü kurulması fikri, ilk olarak Barker Raporunda zikredilmiştir.
Yine 1951 yılında James W.Martin ile Frank C.E. Cush tarafından hazırlanan raporda, yetki alanı bütün bakanlıkları, katma bütçeli kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ile yerel yönetimleri kapsayacak, merkezi bir personel Dairesinin kurulması önerilmiştir.
1952 yılında Leimgruber ve Gıyas tarafından Akdeniz Raporları yayınlanmıştır. Buna göre “zat işleri”nin yerine geçecek bir örgütün kurulabileceğine yer verilmiş olup, kamu personelinin ücret rejimi, çalışma saatleri, sınıflandırılması, hukuki statüleri hakkında önemli tavsiyelerde bulunmuştur.
1953 yılında, kamu yönetimi ve personel yönetimi alanında bilimsel çalışmalar yapması için, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) kurulmuştur. Enstitü kurulduğu andan itibaren çeşitli araştırma faaliyetlerine başlamıştır. Bunlardan en önemlisi, 1958 yılında yapılan "Türkiye'de Devlet Personeli Hakkında Bir Araştırma" başlıklı üç ciltlik bir raporla sonuçlanan çalışmadır. Bu raporda, Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren devlet memuriyetinde meydana gelen değişmeler, memur maaşları, memur ve hizmetlilerin sosyal statüsü konuları incelenmiştir.
b- 1960 Sonrası Dönem
17/12/1960 tarihinde 160 sayılı Kanunla Başbakanlığa bağlı Devlet Personel Dairesi kurulmuştur.
Diğer taraftan, 23/07/1965 tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu yürürlüğe girmiştir. Daha önce personel sistemine yönelik olarak çıkarılan kanun ve diğer düzenlemelere göre detaylı ve sistematik olan 657 sayılı Kanun, günümüzde de personel kanunlarının temel mevzuatı olarak yerini korumaktadır.
1978 yılında Bakanlar Kurulu Kararı ile Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar kabul edilerek sözleşmeli personel çalıştırılmasının önü açılmış olup, günümüzde de bu Esaslar hala yürürlüktedir.
1980’lere doğru, kamu personel reformunu gerçekleştirmek üzere kurulan Devlet Personel Dairesinin, kendisinden beklenen çalışmaları gerçekleştirebilmesi için yeniden yapılandırılması ihtiyacı doğmuştur. Ayrıca, Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planında, merkezi kamu yönetimini de geliştirecek biçimde, Devlet Personel Dairesinin yeniden düzenlenmesi öngörülmüştür.
1984 yılına gelindiğinde Devlet Personel Dairesi Başkanlığı, 08/06/1984 tarihli ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenmiş, Devlet Personel Başkanlığı adı ile yine Başbakanlığa bağlı olarak yeniden kurulmuştur.
1980’lerden bu yana kamu kurum ve kuruluşlarının kaldırılması, özelleştirilmesi veya bazı kadroların iptal edilmeleri durumunda açığa çıkan personelin diğer kamu kurumlarına atanması da bu Başkanlık tarafından yapılmaktadır.
1999 yılında Devlet Memurları Sınavı ve 2002 yılında Kamu Personeli Seçme Sınavı sistemi kurularak merkezi sınav usulüne geçilmiş ve bu objektif sistemin uygulama ve takibi bu Başkanlıkça gerçekleştirilmektedir.
Ayrıca, Devlet Personel Başkanlığı 2010 yılı Anayasa değişikliği ile kamu görevlilerine tanınan toplu sözleşme imzalanması alanındaki çalışmaları da kusursuz bir biçimde sürdürmektedir.
Bir uzmanlık kurumu olan Devlet Personel Başkanlığı gerek yurtiçinde gerekse yurtdışındaki etkin ve verimli çalışmaları ile Türk kamu yönetimini ve kamu personel sistemini yönlendirmekte ve rehberlik etmektedir.