BİR ÇİFTLİĞİNİZ OLSUN İSTER MİSİNİZ
Yazmak gerekli mi bilmem doğanın insanoğluna serzenişini! Zira düzenini şehirde kurmuş insanlar baca dumanı, trafik, kaos, sistem, organik,kaçış kelimelerini arka arkaya kullanarak; köylerde yaşayan köy kökenli insanlar ise -nerede o eski baş kaldıran başaklar, o domatesin çileğin kokusu diyerek, doğanın çığlığını dile getiriyorlar…
Ve galiba biz şanslı olanlardanız.
Dedem omar çavuş yaklaşık yüzyıl önce yemen savaşında 3 yıl esir kaldıktan sonra 6 ay yaya yoluyla yürüyerek Anadoluya ulaşmış, bu mücadele duygusunu gelecekteki nesillerine ögretebilmeyi başarmış ve bizlerde bilimin, sanatın ve doğanın terbiyesiyle kendimize duyduğumuz saygıyı sizlerle burada doğanın en yalın haliyle buluşturmaya karar verdik. Tıpkı bizim çocuklarımız gibi sizin çocuklarınızda toprağa dokunarak domatesi dalından koparsın istedik, yumurtaların fabrikada yapılmadığını görüp, sütümüzü bilgisayar oyunları yerine keçilerden sağmanın ruhunu paylaşmak istedik. Çünkü ögrendik ki herşey paylaştıkça büyüyecek. Yıllarca ticaretle uğraşıp hayattan aldığımızı tekrar hayata, insana, doğaya verme çabasına giriştik. Kendi yetiştirdiğimiz hayvanları kendi elde ettiğimiz buğdaylarla besledik. Evet bizim de ruhu olmayan makinalarımız yok değil; Atvlere, bisikletlere ve cross motorsikletlere sahibiz. fakat bütün yenilikleri doğaya dokunabilmek için kullanıyoruz. Bu arada tabi ki baş kahramanlarımız atlarımız …
Omar çavuş çiftliği; özetle misafirlerinin gündelik yaşantısını canavarlaştırıp yüzüne çarpma niyetinde değil; Onlar sadece hayatı derinlerde hissederek yaşıyor. sizde bu doğağallığı paylaşarak tabiatın gözüyle bakma fırsatını kendinize hediye edebilmeniz için sizleri çiftliklerine bekliyorlar..