Kırşehir Çiçekdağı Halaçlı Köyü

HALAÇLI KÖYÜ

HALAÇLI KÖYÜ
Kırşehir’e 65 kilometre, Çiçekdağına 20 km mesafede olan Halaçlı köyünün halkı tamamen ana dili Türkçe olan Halaçlı Türklerinden meydana gelmişlerdir. Burası; Mahsenli Korkorlu(Yaylaözü), Çubuktarla, Köyü gibi köylerle çevrilidir. Çevredeki diğer köyler Kavaklıöz, Topalali, Kırdök, Alan, Yetikli,H.Ahmetli, Kösefakılı, Armutlu köyleri bulunmaktadır.
Nüfus Bilgileri
Yıl Toplam Kadın Erkek
2000 333 173 160
1985 387 205 182


Köyümüzün Gelenek ve Görenekleri Şöyledir;
Halaçlarda gelin yeni evine gelince eşikten içeriye girmeden evvel kapının üst baş
tarafına tarafına yağ sürülür ve çivi çakılır.

Halaç Türklerinde gelin yeni evinin önünde attan inerken eşikten geçmeden evvel
önünde çanak kırılır. Buna ‘ayağına çanak kırmak’ denir. Bu çanaktaki etrafa saçılan
çocuklar kapışarak sevinirler. Bu bir nevi saçıdır. Batı Türklerinde gelin yeni evinin
eşiğinden geçmeden ters çevrilmiş bir tabağı basarak kırması istenir. Buna Azerbaycan
Türkçesinde ‘tabak sındırması’ denir. Kırılmak suretiyle ses çıkaracak tabak kara iyelerin
gitmesini sağladığına inanılır. Makedonya Türklerinde gelin ile damat oynarken içi ceviz dolu
testi oyuncuların ayaklarının altına atılır, amaç aynıdır.

Halaçlı Türklerinde gelin getirilince ve bilhassa başka bir köyden gelin getirilince
gelin alayı mezarlığın etrafında dolaştırılır tavaf edercesine tur attırılırdı. Bununla amaç,
büyüklenme kibir haramdır ölüm Hak’tır burada yatanlarda gelin veya damat oldular şimdi
beyaz gelinlik giydin unutma kefende beyazdır zihniyetini canlı tutmaktır. Bir hadise göre
günde yirmi defa ölümü hatırlayan kimse cennete gidecektir.

Halaçlı Türklerin ve yakın çevresi halklarında ‘ekmek bayrağı’ geleneği vardır.
Evliliklerde oğlan evi gelin gelmeden evvel ekmek yapar ve bayrak dolandırır bunun anlamı
ekmeğimize buyurun demektir.
Oğlan evi tarafından evin bacasına bir bayrak dikilir. Gönderin tepesine bazen iki
elma bazen bir elma ve bazen de bir elma ve bir soğan takılır. İfade edildiğine göre elma
gelinin ağız tatlılılığını ve soğanda damadın sert kişiliğini temsil etmektedir. Bizim yaptığımız
çalışmalarda Türk kültürlü halklar arasında elma zürriyeti, hâkimiyeti nesillerin devamını
temsil etmektedir. Soğan kabukları ise yakılması cin çarpacağı inancı ile sakıncalı görülür.

Halaç Türkleri ve yakın çevresinde bayrak direğinin altında düğün esnasında elma,
ayna, şeker ve tuz konur. Bunları alacak olacak çocukların sevinmesi sağlanmış olunur.
Ayna ve tuz da Türk kültürlü halklar arasında bir koddur. Halaçlarda gelinin annesi kızı evden
çıkarken ona tuz ve çörek otu verir. Bunları bereketi temsil ettiklerine inanılır. Nazar için
tütsü yapılırken bu çevrede tütsünün üzerine tuz dökülür.

Gelinin bohçasına Kur’an-ı Kerim ayna ve kına gibi şeyler muhakkak konulur.
Gelin baba evinden çıkmadan eşiğin önünde Kur’an-ı Kerim yüksekten tutulur gelin onun
altından geçer ve bu Kur’an geline verilir. Buna bağlı olarak geline kuşağını erkek kardeşi
bağlar. Üç defa bağlayıp açar ‘kardeş yolu’ diye bilinen uygulamada ise gelinin yolu kardeşi
tarafından kesilir ve para alınınca yol açılır. Kuşak bağlama ilk defa evlenen bekar kızlar için
yapılır ve kuşak temizliğin, saflığın, bekaretin simgesidir. Bu uygulamalardan birisi de
‘sandığa oturmadır’ dır. Gelinin sandığının üzerine oturulur ve para alındıktan sonra kalkılır.
Kız tarafının yaptığı uygulamalardan birisi de ‘kapı kitleme’ dır. Gelinin bulunduğu odanın
kapısı kilitlenir açılması için para alınır. ‘Yastık çerezi’ oğlan evinde kınadan sonra ve
yemeğe müteakiben yapılır. Hazırlanmış çerezler konuklara ikram edilir.
Halaç Türklerindeki rüya tabirlerinde diğer Türk kesimler itibariyle ayrılıklar ve
ortaklıklar vardır. Rüyada at görmek iyiye sayılır, su ferahlıktır. Yılan ve köpek düşman
olarak algılanır. Ekmek kısmet ve devlet büyüğü görmek itibardır.
Halaçlar ve yakın çevresinde ölüm olayı üzerine tutulan yas 3 – 5 gün sürerken
uzak çevreden eş dostun ziyaretin 3 – 5 ay sürebilir. Ölünün taziyeye gelen yakınları ölü evine
lokum, şeker gibi şeyler getirirler ve ayrıca taziyeciler camide mevlit okuturlar.
.
.
.Bazı yörelerde askere gidecek olanların saçına kına yakılır. Bununla askerin vatana
millete kurban olarak adandığı inancı yaşatılmış olur. Kurban kesen aile ‘Vatan sağolsun,
evladım kurban olsun’ demiş olmaktadır.
Halaçlı Türklerinde meccan (meccane, kuru kuruya, yerli yersiz, sebep yokken,
gerekmeksizin) yemin edilmez. Kişi yemin ettirilirken ‘Allah rızası için..’ veya ‘yukarıda
Allah var…’ diye uyarılır. ‘ Üç’ten Dokuz’a şart etmek’ türünden yeminden kaçınmak
gerektiğine inanılır. Bu tür yeminler ağza alınmaz. Böyle hallerde tekrar dönmemek üzere
telak gerekir.

Halaç Türklerinde yeni doğum yapmış hayvanın ilk sütü olan avuz dan bahçenin,
bostanın ilk sebze ve meyvesinden sahibi tatmadan komşuya tattırılır. Onun da hakkı
olduğuna ve böylece hayır işlenilmiş olacağına bereketin artacağına inanılır.
Halaç Türklerinde doğum yaptıran ebeye kına, şeker, elbiselik kumaş türünden
hediyeler verilir. Ebeye, ebenene denir. Bayramlarda dünyaya gelmesinde ebelik yaptığı
çocuklar ebenenenin elini öper ziyaretine giderler. Ebenenenin köy yerinde daima itibarı
vardır. Ona saygı duyulur. Ebenene ölünce onun mezarı doğurttukları ve yakınları tarafından
bayram vs. vesilelerle ziyaret edilir. Ruhuna Fatiha okunur.

Halaçlarda, hanım eşine ismi ile hitap etmez ‘herif’ der. Erkekte hanımına ismi ile
hitap etmez ona, ‘kız’ veya ‘hacı’ der. Geçmişte kayınvalideye ‘nene’ denirken şimdi ‘anne’
denilmektedir. Hanım veya eşi çocuklarını anne ve babaları kayınpeder ve kayınvalidelerinin
yanında sevmekten ar ederler. Uymayan kimselere ‘töresiz’ denir. İkaz edilirken bunlara
‘töreli ol’ denilir.

Hacı adayları diğer yörelerde olduğu gibi hazırlıklara başlayınca yakın uzak
çevreleri ile helalleşirler. Yemek verir köylü kendisini köyün dışına kadar yolcu eder. Yolcu
etme ve karşılama yerine ‘köyün eşiği’ denir. Hacca gidene onu yolcu edenler ‘bizi de davet
et’ derler, selam göndeririler. Hastaları ve sorunları için dua edilerek yardım edilmesi istenir.
Hacılar dönünce köyün eşiğinde veya havaalanında karşılanırlar. Eskiden köyden hacca giden
şahsın evinin kapısı koyu yeşile boyanır, üzerine beyaz boya ile ay yıldız yapılırdı.

Askere gidecek genç ‘dualanır’ çevre ile helalleşir. Gitmeden evvel ve dönünce
aile büyüklerinin mezarlarını ziyaret eder. Kabir ziyareti uygulaması bayram arifesinden
önce yapılır.

Halaçlar ve yakın çevrelerindeki köylülerin halk inancına göre tilki itibarlı bir
hayvandır. Tilki ezan okununca inanca göre durur, ezanı dinlermiş. Ezan okunurken uluyan
köpeğinde bu civarda Allah’a yakardığına inanılır. Su içerken her keresinden başını
yukarıya kaldıran tavuğun, bu tutumu ile her yudumda şükrettiği inancı vardır. ‘Tavuk dahi,
tavuk hali ile su içer Allah’a bakar’ denir veya ‘Yılan bile su içene dokunmaz’ denilir.
Kara kedi Halaç Türklerinde de uğursuzluk sayılır. Bir toplantıda yılanın ismi geçecek olsa veya şeytanın anılması gerekse, bundan şiddetle kaçınılır ve ‘estağfurullah el azim şerrinden
Allah’a sığınırım beterin beteri var’ denilir. Keza cin kelimesi de pek söylenilmez. Çevrede
Cinlidere mevkii gibi yörelerin olmasına rağmen bu konulara pek girilmek istenilmez.
Gök gürleyip, şimşek çakınca salâvat-ı şerif, kelime-i tevhit getirilir. ‘nimette,
mihnette Allah’tan dır. İnancı vardır’ bir değişe göre ‘parası olan pazardan, imanı olan
mezardan korkmaz’.
Türk kültürlü halkların bulundukları her yerde olduğu gibi Halaçlarda da Kurt
Ağzı Bağlama inanç ve uygulaması vardır. Kurdun ağzını hoca veya ağzı dualı birisi bağlar.
Amaç yabanda kalan evcil hayvanın kurt tarafından parçalanmasını önlemektir. Bunun için
ağzı açık bıçağa Ayet-el Kürsi ve diğer ilgili ayetler okunurlar. Kalbi dualar (içten dualar)
yapılır. Hayvan bulunduktan sonra bıçağın ağzı açılır ki hayvan açlıktan ölmesin aksi halde
kurdun ağzını bağlayıp sonradan açmaya büyük günaha girmiş olur. Esenli çevresinde
kurtağzı bağlanınca üç İhlâs ve bir Fatiha okunur. Özel bir evliyanın muhtemelen Hasani
Basri Hazretlerinin ismi anılır.
.
Halaç Türklerinde de Yağmur Duasına çıkılmaktadır. Bunun için köylü yağmurun
yağıp, kuraklığın sona ermesi amacıyla genelde bir yatırın mezarı başında toplanır, İsmail Dede veya Yağmur Dede’nin bulunduğu yere gidilir. Burada yağmur kurbanı kesilir
yağmur namazı kılınır ve yağmur duası yapılır, yemeği yenilir. Yağmur duasında eller ters
çevrilir bu durumda parmak uçları aşağıya gelir. Elbiselerde ters giyinilir sefil bir görünüm
verilmek istenir. Merasim yerine çocuklar ve hayvanların zayıf olanları da getirilir. Çok yağan
yağmurun durması için ise sela verilir. Erzurum da yağmur duasında koyunlar kuzularından
ayırtılarak melemeleri sağlanır. Kuzey Afganistan Türklerinde Çömçe Gelin olarak yetim kız
seçilir amaç merhameti celp etmektir.

Evin bereketi için ufak bez torbalara üzerlik ve çörek otu konulup saklanılır. Bu
uygulama şimdilerde bez torba yerine ufak cam şişeler kullanılarak yapılmaktadır. Gelinin
ayağının uğurlu olması için eşiğin üstüne yağ sürülür. Kapıya çivi çakılır. Ayağına kurban
kesilir ve kınasına altın konulur. Ayrıca depo, ambar ve ahırın bereketi için kapıya at nalı
çakılır. Nazarlık için ise karaağaç kare şeklinde küçük parçalar şeklinde hazırlanır. Ortası
yakılarak delinir. Mavi boncukla birlikte kolye yapılıp boyuna takılır. Hacdan gelmiş
hurmanın çekirdeğinden de nazarlık yapılır. Nazardan korunmak için gelin oğlan evinin
eşiğinin önüne gelince üzerlik yakılır.
Halaçlı Türklerinde zengin bir halk mutfağı kültürü vardır. Çorbaları, etli ve
sebzeli yemekleri, hamur işleri, pilav makarna türü yemekleri, salata ve turşuları içecekleri,
tatlıları ve çerezleri ile Halaçlı mutfağı genel Türk mutfağında özellikler içerir.
;
Düurcuk Çorbası; Düurcuk bulgurun incesine verilen isimdir. Sabah çorbası
olarak bilinir. Bu çorba ikram edilirken peynirli dürümde bulundurulur. Dürümde çömlek
peyniri kullanılır. Bu çorba soğan ve salça tereyağında kavrularak yapılır.
Yarma Çorbası; yarmadan yapılır. Yaz aylarından yarma hazırlanır. Kış boyunca
bir yenilen içilen bir çorba olup yoğurtlu yapılır.
Bulamaç Çorbası; az tüketilen bir çorba türüdür. Bu çorbanın hamuru yazdan
erişte gibi kesilir hazırlanır. Bu çorbanın diğer adı katıklı kesme aşıdır. Bu çorbada süzme
yoğurt kullanılır.
Hamur Çorbası; bu çorba için soğan, salça, biber, maydanoz kullanılır.
Kullanılacak biber yeşilbiber olmalıdır. Çorbanın hamuru sonbaharda erişte ile hazırlanır.
Buna üçgen mantı denir. Et olarak tavuk eti kullanılır. Çorba haşlanan tavuk etinin suyunda
yapılır.
Ara Aşı veya Ara Çorbası; sohbet arasında ikram edildiği için bu ismi almıştır.
Tavuk, hindi, kaz, güvercin gibi av etlerinde yapılır. Etin suyunda hazırlanır. Servis yapılırken
haşlanmış et lif lif ayrılır ve çorba kâsesinin üzerine ekilir.
Halaç Türkleri ve Kırşehir ve Yozgat genelinde yenilen diğer yemeklerden bulgur pilavı
kavurma ile yapılır. Hazırlanırken boş siniye yufkalar serilir bunun için su, bulgur pilavı,
domates birlikte yufkanın üzerine serilirler. Pişmiş pilav tenceresi bu hazırlığa ters çevrilir.
Banak yemeğidir banılarak elle yenilir. Üzerine tercihen kaz eti konulur.
Kavurma; bunun için et kuşbaşı şeklinde kesilir. İçerisine kuyruk yağı konularak
pişirilir.
Omaç; diğer adı omaçlı dürümdür. Irgat yemeği, çoban yemeği olarak bilinir.
Tipik bir bozkır medeniyeti yemeğidir. Pekmezli omaç eritilmiş pekmeze yufka ekmeği
doğranılarak hazırlanır. Yumurtalı omaç, pekmezli omaça yumurta da ilave edilerek yapılır.
Bu omaca azık yemeği de denir.
Erişte; sonbaharda tereyağı ile hazırlanmış hamur kesilerek yapılır. Eylül Ekim
aylarında hazırlanmış hamur halanılır, suyu süzülür, eritilmiş tereyağında kavrulur, üzerine
çökelek (çökelek peyniri) gezdirilir. Erişte kesimi komşular arasında imece yöntemi ile yapılır
keza pekmez kaynatılması da imece ile yapılır.
Pekmez Çalması; pekmeze usulünce özel toprağının karıştırılması ile yapılır.
Pekmez ekşisi pilavın yanında verilir. Pekmez sadece üzümden yapılır. Kahvaltıda pekmez
tüketilince her sabah içerisine tereyağı da konulur. Bu karışıma ekmek banılarak yenilir.
Akşamları pekmez ile turşu ve pekmez ile yoğurt pekmezin üzerine yoğurt dökülerek
hazırlanır. Pekmez kışın kar ile de yenilir. Dişli kar; ilk kardan 15 gün kadar sonra yağan
taneli kar üzerine dökülerek yenilir.
Bu arada Halaç Türklerinde yemekte içecek olarak ayran ve pekmez
tüketilir. Çay ikramının yanı sıra içirik (kayısı kurusu, erik kurusu) ikram edilir.
Yörenin tatlılarından sini tatlısı ünlüdür. Siniye haleler halinde bakla ve hamuru
dizilir. İçerisine ceviz konulur. Sıkılmış hamur görünümündedir. Alt üst yapılır ve köz
ateşinde tandıra konulur. Üzerine şerbet dökülür. Sıcak servis yapılır ve ayranla yenilir.
.
Halıcılıkta yün yuyma (yıkama) kabı, karıştırma sopası, yün tarağı, kirmen veya iğ
(eğirmek için) boya kazanı ve halı makası kullanılır.
Halaçlılarda çift çubukla ilgili etnografik malzemenin ismini tespite niyetlendik.
Ziraat ve hayvancılık makineleştiği için bu niyetimizden vazgeçtik. Mutfak eşyası olarak
sahan (sahan), sini (tepsi), kevgir (süzgeç), elek (elek), gözer (kalbur), evreağaç (yufkayı
çevirme ağacı), oklavı (oklavı), ekmek tahtası (yuvarlak veya dört köşe sofra), merdane
(merdane), sini bezi (sini veya sofra bezi), helke (bakraç), çömlek (içerisine peynir konulan 1
– 1.5 metre derinlikte kap), toprak küp (turşu ve pekmez küpü), tereyağı çömleği (diğer
çömlekler gibi bu da topraktan olur), tas (tas, ayran ve su için) Halaçlarda kurut ve kavut yok
iken hedik vardır. Ayrıca et kurutmada vardır. Bu atlı bozkır medeniyetinin bir hatırasıdır.
Halaçlılarda diğer mutfak malzemeleri büyük küpeli (kazan), küçük küpeli
(kazan) cenaze suyu büyük küpelide kaynatılır. Bu kazanda gerektiğinde sadece bulgur
kaynatılır. Bu kazan başka bir amaçla kesinlikle kullanılmaz. Büyük ilan (leğen) bunda sadece
pekmez kaynatılır. Küçük ilan (leğen) bunda ise hamur yoğrulur. Kara kazan ile büyük kazan
kastedilir. Büyük ve küçük tencereler, ibrik, el – leğen (abdest leğeni) saplı (büyük kulplu
kepçe üzüm için kullanılır.) kevgi, helva tabağı buna ilenger de denir. Kirpikli (bakır kapaklı
sahan) kulplu tava büyük ve küçük tavalar sayılabilir.
SONUÇ
Halaçlı Türkleri halk kültürü itibariyle Anadolu’nun diğer Sünni inançlı Türkmen
cemaatlerinden farklılık arz etmemekte dir. Köy halkı büyük ölçüde şehirlere göçmüş olmakla
beraber köydeki akrabaları ile ilişkilerini kesmemişlerdir. Ayrıca köyde yaşamını sürdürmekte
olan Halaçlılar kışın Ankara ve İstanbul’agitmekte çift çubuk zamanı Halaçlıya gelmektedirler. Bu itibarla halkın kültür
değerleri büyük ölçüde kırsal kesim özelliğini yitirmiştir. Çalışmamızdan edilen hasıla daha
ziyade alandan yapılan tespitlerin zenginleştirilmesi şeklinde olmuştur.

Category:
Public & Government Service