Amacımız Ceylanpınar'ı Tanıtmaktır..
CEYLANPINAR'IN TARİHÇESİ
Tarihte yukarı Mezopotamya adı verilen bölgede kurulan Ceylanpınar’ın Hurri-Mitanni Devletine başkentlik de yapmıştır. Daha sonraları rasulayn ismini alan ilçemiz Cumhuriyet döneminde topraklarında yaşayan Ceylan ve içinden geçen habur çayından esinlenerek Ceylanpınar ismini almıştır.
Geçmişte “ Yukarı Mezopotamya” diye bilinen Güneydoğu Anadolu Bölgesinde kurulan Ceylanpınar İlçemizin yerleşim yeri olarak tarihi bazı tarihçilere göre de neolitik döneme kadar, bazılarına göre de M.Ö. 5000 yılına kadar dayanmaktadır. Ceylanpınar’ın kurulduğu topraklarda sırasıyla Asurlular, Hititler, Abbasiler döneminde İslam İmparatorluğu, Bizans İmparatorluğu, Selçuklu Devletinin ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde kaldığı bilinmektedir. Öncelikle bu medeniyetlerin izlerine büyük kepez tepesinin arkasından geçen cırcıp deresinin kenarında kurulan mengelan, ofa, hemidaş mevkilerinde Ceylanpınar Tarım İşletmesinin bir şubesi olan Beyazkulenin doğusunda yine cırcıp deresinin kenarındaki sorakah mağara ve yerleşim birimlerinde rastlanmaktadır. Ayrıca Tarım İşletmesinin içinde kalan güzel yatı diye adlandırılan bölgenin batısındaki Şeyh Nasır tepesi ve mağaralarında bu izlere rastlanmaktadır. Beyaz kule’ nin batısındaki Gürgürbaba ile Gökçayır civarındaki Tel hamut bölgesinde de söz konusu medeniyetlerin izlerine rastlanmaktadır.
Ceylanpınar su kaynakları yönünden zengin olması ve özellikle Cırcıp ile habur derelerinin buradan geçmesi burayı cazip hale getirmiştir. Ayrıca Asurlular döneminde kurulmuş olan Hurri-Mitanni devletine başkentlik yapmıştır. O dönemde Vaşşugar ismi ile anılarak tarihteki yerini almıştır. Özellikle Asurlular başta olmak üzere diğer medeniyetlerin izleri halen bazı yerleşim birimlerinde mevcuttur.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Bölgenin mülki yönden bağlı olduğu idari birim Suriye Arap Cumhuriyetleri sınırları içerisinde kalan “Rasulayn” ilçesidir.
Osmanlı döneminde uygulanan toprak sisteminde bu günkü Ceylanpınar ile Rasulayn bölgesi bir “HAS” arazisi oluşturmakta idi. Bu bölgenin (HAS’ın) en son sahibi İbrahim Paşadır. Osmanlı İmparatorluğu Parçalanmasından ve Anadolu topraklarının çeşitli Devletlerce işgal edilmesinden sonra kazanılan Kurtuluş Savaşı ile Şanlıurfa ili ve beraberinde Ceylanpınar toprakları düşman işgalinden kurtarılmıştır. Türkiye ve Suriye arasında imzalanan Ankara antlaşmasından sonra sınırı 1921 tarihinde Çoban Bey istasyonundan Nusaybin’e kadar demiryolu ilerlemiştir. Rasulayn Fransa’nın kontrolünde bulunan Suriye topraklarında kalmıştır.
Ceylanpınar İlçesinin bir yerleşim yeri olarak ortaya çıkmasının en büyük sebebi demiryolu üzerindeki TCDD istasyonudur. Bu istasyon kurulduktan sonra istasyondaki işçilerin yapmış olduğu evler ve birkaç kıl çadır (kara çadır) Ceylanpınar’ ın ilk yerleşim yeri olarak ortaya çıkmıştır. 1921 yılından 16 yıl sonra 1937 yılında Ceylanpınar Nahiye statüsüne kavuşturulmuştur.
Ceylanpınar’ın esas gelişimi ise 1943 yılına rastlar 3130 sayılı kanunla zirai kombinalar Urfa Grup Amirliği adıyla kurulan ve daha sonra Devlet Üretme Çiftliği (D.Ü.Ç.) adını alan şimdiki Tarım İşletmesi’nin sağladığı ekonomik kaynaklar Ceylanpınar’ın gelişimini sağlamıştır.
Tarım işletmesi’nin tarıma elverişli geniş arazileri nüfusun hızla artışına neden olmuştur. Mülkiyetin şahıstan tümüyle devlete geçmiş olduğu Ceylanpınar’ da gecekondulaşma suretiyle şehir ve köyler oluşturulmuştur.
Ceylanpınar 1937 yılından 1982 yılına kadar Viranşehir ilçesine bağlı bir nahiye iken 14.01.1982 tarihinde çıkartılan 2585 sayılı kanunla, bağlı bulunduğu yerden ayrılarak ilçe haline getirilmiştir.