Güney Belediye Başkanlığı

lçemizin doğusunda Çal, batısında Buldan, kuzeyinde de Uşak-Eşme ve ilçe merkezinin köyleri ile çevrilidir. Rakımı 830, yüz ölçümü 534 km2'dir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ VE GÜNEY
İlçemizin tarihi Cumhuriyetimizin tarihinden ayrılmaz, kasaba ve nahiye olarak. Güney kurtuluş savaşında sonra 29. Ekim. 1923 te Cumhuriyetin ilânını yaşar, devrimler peş peşe birbirini izlerken Güney bu değişikliklerin içindedir, ona uyum gösteren edilgin bir tavır değildir gösterildiği tavır. Devrimleri yaratan, onunla yaşayan yaratıcı bir güç olarak Türkiye Cumhuriyetine karşı olan görevini yerine getirir Lâyisizmi düşünce ve yaşam biçimi olarak kabul eder, demokrasiyi giyim kuşamı, yeni Türk harflerini, millet mekteplerini yaşar, ekonomide millileştirmeleri, devletçiliği yaşar, kısacası Türkiye Cumhuriyeti ve onun önderi Mustafa Kemal’le bağımsızlığı, özgürlüğü, çağdaşlığı, bilimselliği yaşar.
Arkasından Mustafa Kemal'in ölümü, ikinci dünya savaşı, kıtlıklar..
1.1. 1948 de ilçe olur Güney. Ona ait 11.6.1947 tarih ve 5071 sayılı kanunun 18.6.1947 de ilân edilir ve 1.1. 1948 de yürürlüğe girer. Merkeze bağlı Gözler, Uzunpınar, Belenardıç, Akçapınar, Geveze köyleri Güney'e verilirken bucak iken Güney'e bağlı olan Güllü, Keklikli Kazaklar, Daha sonra Geveze, Uzunpınar ve Gözler köyleri Güney'den ayrılarak yeniden merkeze bağlanır.
Güney'de ne Görülüyorsa Türkiye Cumhuriyetinin eseridir. Okulları, suları, yolları, sokakları ne varsa.
Türkiye Cumhuriyetini Denizli ilinin bir ilçesi olarak geleceğe doğru yol alıyor Güney. Güney, atasının gösterdiği çağdaş Uygarlık yolunda. Yolu aydınlık olsun. Aşağıda yazısından bir bölüm alacağımız Mehmet Kolbaşı, Kuvayi Milliye ve yunan işgali sırasında Güney'i şöyle anlatıyor.
Her Türk'ün bildiği gibi yunan kuvvetleri 1919 yılı Mayıs ayında İzmir'e çıkarma yaparak açık işgale başladılar. Arkasından ellerini kollarını sallayarak önlerine bir engel çıkmadan Nazilli'ye kadar işgallerini sürdürdüler.
Bu haksız işgali hazmedemeyen katıksız Türk çocuğu olan ve o sırada Nazilli - Aydın dağlarında zeybeklik yapan Yörük Ali Efe ve Demirci Mehmet Efe'ler bir gün Nazilli'ye baskın yaparak Yunan kuvvetlerini Aydın'a kadar ittiler. Düzenli olmayan bu güçlerimize baskın yapan ve karşı saldırıya geçen Yunan kuvvetleri Köşk ve umurlu'ya kadar tekrar ilerleyerek burada cephe kurdular. Bu sırada Denizli Müftüsü Hulusi Efendi/Sarayköy Müftüsü Ahmet Hamdi Efendi, Çal Müftüsü İzzet Efendi, Eşme Müftüsü Ahmet Nazif Efendi ve Güney nahiyesi müderrislerinden Eyüp Hilmi Efendi, birbirleri ile yaptıkları haberleşme ve anlaşma sonucu bütün halkı Yunanlılara karşı. direnmek için oluşturulan kuvvetlerin azar azar Yörük Ali ve Demirci Mehmet Efelerin güçlerine katılma ve yurdu savunmak için, halkı uyarmak amacıyla her yerde milis güçlerini kurma girişiminde bulundular ve kurdular. Bu nedenle Güney'de de iki grup Kuvay ı Milliye oluşturuldu. Çok geçmeden gelişen bu gruplar cepheye hareket etti. Grubun birisi Yörük Ali efe, birisi de Demirci Mehmet Efe gruplarına katıldı. Ben de Yörük Ali grubuna girdim. Tutsak düşünceye kadar da bu grupla görev yaptım. Yörük Ali Efe'nin emri ile Sarayköy'de Bekir Ammi başkanlığında bir kuvvete dâhil olarak Bellanbol' da Gökçen Efe cephesinde çalıştım.
YUNANLILAR VE GÜNEY
YUNANLILARIN KAÇTIĞI GÜNKÜ DURUM
Güney'e gelen efelerin durumu ve karşılanma hareketleri Yunanlının Güney'den 3 Eylül günü öğlenden sonra kaçtığı için durumdan haberi olmayan halk akşama yakın evinden çıkabilmiştir. Durumu o zaman öğrenmişlerdir. Güney'e karşı cepheden gelen Mehmet Efenin başkanlığında bir çok çete ve asker geldi. Çeteleri halk coşkun bir şekilde karşıladı halk çetelerin atlarının tırnaklarına kapanarak dakikalarca ağladı. Yıllarca bağımsızlığa ve özgürlüğe Özlem duyan halk, işgal sırasınca efelerden büyük destek görmüştür. Ayrıca birçok Güney'li çete ve milis askeri olarak görev almıştır.
ATİNA'YA GÖNDERİLİŞİMİN NEDENLERİ

Yunanlıların en alçak yöntemlerinden biri de haklı, haksız bir çok Türk'ü tutsak göstererek Atina'ya yollamak olmuştur. Nedeni de, kendi halkına gösteriş yapmak ve oyalamaktı. Ben, silâh ve cephaneyle birlikte tutsak olmuştum. Soruşturmamın sonunda İzmir'e yollandım. Sarıkışla Divan-ı Harbinde idam hükmü aldım. Benimle birlikte binlerce kişi de aynı konumdaydı.
ATİNA'YA ŞEVKİMİZDE YAPILAN HAREKETLER

ilk önce Girit adasına yollandık. Burada 18 ay kadar hapis kaldık. Girit'te Hasan Tahsin adında bir kişinin başkanlığında yerli Türk'lerin kurdukları cemiyetin bakım ve korunmasından çok yararlandık. Daha sonra da Atina'ya yollandık. Orada çok işkence gördük. Dövüldük. Angarya işledik. Çoklarımız da katledildi. Düşman denize döküldükten ve Anadolu kurtarıldıktan sonra durum değişti. Tutsak Türk'ler sesini duyurmaya başladı. Atina değişim merkeziydi. Anadolu hareketini her Türk anlamıştı. Bir gün 850 kadar tutsağı gizlice içimizden ayırarak bilinmeyen bir yere sakladılar. Amaç, olanak elde iken bunları yok etmekti. Değişimimizi sabırsızlıkla bekleyen yanına gelen, bir seyyar satıcı RUM, durumu gizlice bizlere bildirdi. İçimizde tutsak bulunan Sındırgı ilçesi kaymakamı Ali Rıza Bey, anında durumu elçiliğe bildirdi. Elçilik zaman yitirmeden faaliyete geçerek saklanan ve yok edilmeye götürülen 850 kadar vatandaşımızı kurtardı. Ben de saklanan tutsaklar arasındaydım. Şunu da bahsetmeden geçemeyeceğim. 850 Türk yaşamını o satıcı Rum'a borçludur. Biz Anadolu'nun kurtuluşundan 11 ay sonra ancak kurtula bildik.

Tags:
Government Building,Government Organization
Category:
Government Building