AHİ BABA YATIRI
Ahi Baba’nın türbesi, Divriği ilçesine 8 km uzaklıktaki Ahi köyünde bulunmaktadır.Türbe, köyün hemen oldukça meyilli bir tepenin üzerindedir. Toprak damlı, dikdörtgen planlı türbede iki kabir bulunmaktadır. Söylentiye göre kabirlerden biri Ahi BAba’ya, diğeri hanımına aittir. Türbe içerisinde ayrıca Hz. Fatma’ya ait olduğuna inanılan bir tek pabuç altı bulunmaktadır. Ağrısı sızısı olanlar, türbeyi ziyaret ettikten sonra bu pabucu ağrıyan yerlerine sürerler.
Türbenin dış kapısında oldukça büyük bir dağ keçisi boynuzu bulunmaktadır. Türbenin dış batı duvarı altında da küçük bir çukurluk vardır. Türbeyi ziyaret edenler, çukura ellerini sokarak buradan cöher/toprak alıp yerler. Cöherin şifasına ve hastalıklarına iyi geleceğine inanırlar.
Ahi Baba’nın hayatı hakkında tarihi bilgilere sahip değiliz. Ersin Gülsoy, 16. yy’ın İlk Yarısında Divriği Kazası adlı eserinde Divriği’deki zaviyeler arasında Şeyh Beyazıt Zaviyesi’nden de bahseder. 1477 tarihli vakfa göre Hikme (Mursal) nahiyesine bağlı Eksük (Ahi)köyü de Şeyh Beyazıt Veli zaviyesinin vakıfları arasında bulunmaktadır. 1981 yapmış olduğum bir çalışma arasında o tarihte hayatta olan Hüseyin Hür "Ahi" köyünün daha önceki adının Eksirik, Ahi Baba’nın da Şeyh Beyazıt Veli olduğunu" söylemişti. Demek ki Osmanlı döneminde bir zaviye kuran Ahi Baba (Şeyh Beyazıt Veli / Şeyh Beyazid Veli)ömrünü bu civarda geçirmiş ve Ahi köyünde bilinmeyen bir tarihte vefat etmiştir.
Menkıbe: Şeyh Beyazid (Ahi Baba) hakkında zamanla bir takım efsaneler meydana gelmiştir. Köylülerin ifadelerine göre Ahi Baba Eksük (Ahi) köyüne Erdebil’den gelmiştir. Ahi Baba’nın asıl mesleği demircilikmiş. Yine efsaneye göre Ebû Müslim el- Horasanî ( öl.137/756)’nin teberini Ahi Baba döğmüştür/yapmıştır.
Efsaneye göre Erdebilli bir derviş olan Ahi Baba, uzun yıllar köyün sığırtmaçlığını yapar. Keramat sahibi bir şahsiyet olduğu için sürünün başında bulunmaz. Sığılar sabahleyin yaylıma gider, akşam olunca eksiksiz köye döner. Ahi Baba da bu arada su yolları açar, köye, tekkesinin olduğu yere su getirir, ağaç diker...
Ahi Baba hakında anlatılan en önemli efsane de Dumluca dağındaki ejdarhayı öldürmesidir.
Dumluca dağının eteklerinden geçen Sultan Murat Kervan Yolu üzerinde bir ejdarha türer. Kervanlara yol vermez... Yaylımdaki hayvanları parçalar. Şikayetler, feryatlar artar... Fakat kimsenin gücü yetmez. Divriği Beyi çaresiz kalır. Bey’in etrafında bulunanlar :
- Beyim, bu ejdarhayı öldürse öldürse, Eksirik’te oturan Derviş öldürür... Onun hakkından ancak Ahi Baba gelir, derler.
Bey, Eksirik (Ahi) köyüne haberci gönderip Ahi Baba’yı sarayına davet eder. O sırada duvar örmekte olan Ahi Baba , elindeki çamurları göstererek "Siz Bey’e selam söyleyin, işim biter bitmez yola çıkarım" der. Haberciler Divriği’ye gelmekte olsunlar. Ahi Baba , kaş göz arsında Bey’in sarayına ulaşır. Haberciler saraydan içeri girerler, görürler ki Ahi Baba kendilerinden önce gelmiş ve Bey’in huzuruna çıkmış... Bu duruma hayret ederler.
Ahi Baba, Divriği Bey’ine "Siz merak etmeyin Bey’im... En kısa zamanda ejdarhanın hakkından gelir, kervan yolunu açarım" der...Halkın mereklı bakışları altında Ulucami’nin damına çıkar. Okunu alıp yayını çeker... Sonra da kendinden emin olarak caminin damından aşağı iner. Bey’e Dumluca dağı eteklerindeki ejdarhayı öldürdüğünü söyler. Bey başta olduğu halde kimse buna inanmaz... Olayı doğrultmak için olayın geçtiği yere asker gönderirler. Askerler, dağın eteklerine vardıklarında ejdarhanın bir ok darbesi ile öldürülmüş olduğunu hayretle görürler. Ejdarhanın kafasını kesip Bey’e getirirler... Bey, Ahi Baba’nın kerameti karşısında şaşkınlığa düşer, halk ayağına kapanır. Bu olaydan sonra Ahi Baba Tekkesi’ne Üçpınar, Hapa ve Paynik köylerinin gelir vakıf olarak bağlanır.
Kaynak şahıs Hüseyin Hür, 1. Cihan Savaşı yıllarına kadar bu köylerden vergilerin muntazam olarak geldiğini bana söylemişti. Toplanan gelirlerle her yıl sonbaharda Ahi Baba’nın canı için kurbanlar kesilir, yemekler pişirilir, civar köyler de bu merasime davet edilirdi. Artan paralar da nüfus sayısına göre hanelere /evlere dağıtlırdı. Cumhuriyetten sonra Ahi Baba’ya kurban kesme geleneği zamanla yavaşlamış, bugün tamamen unutulup gitmiştir."Kutlu Özen Divriği ilçesindeki Ahi Zaviyerleri, Revak/94, s.59-65;Ersin Gülsoy, 16. yy’da Divriği Kazası (MArmara Üniv. Sos.Bil.Enst.Yüksek Lisans Tezi 1991),s.26 Hüseyin Hür Ahi Köyü (1898-1984)
Kutlu ÖZEN’in Sivas ve Divriği Yöresinde Eski Türk İnançlarına Bağlı Adak Yerleri Kitabından Alıntı.